Posts From December, 2010

Statistics

  • Entries (7)
  • Comments (2)

Yılsonu Değerlendirmesi 

Thursday, December 30, 2010 3:35:00 PM

Âdettendir, gazeteler, dergiler yılın son günlerinde genel bir değerlendirmesini yaparlar yılın. Her alanda olduğu gibi edebiyatta da yapılır. Yıl içerisinde öne çıkan kitaplar, yazarlar anılır, önemli olaylar, polemikler yaşanmışsa hatırlanır. Taraf gazetesi çeşitli yazarlarla birlikte bana da bu sene en beğendiğim beş telif edebiyat kitabını sormuştu geçenlerde; bugün yayımlandı yılın değerlendirilmesi. Taraf'a verdiğim yanıtı buraya da alıyorum. (Bu saydıklarım dışında da güzel kitaplar yayımlandı. Bunlar benim ilk anda aklıma gelenler. Ayrıca okumadığım için değerlendiremediğim kitaplar da var elbette. ) Evet, işte seçtiğim 5 kitap...

1. Bu Yalan Tango, Selim İleri

Bir dönem değil, dönemler romanı kaleme almış Selim İleri. Bir yandan toplumsal ikiyüzlülüğümüzün neden olduğu yaraları deşerken bir yandan da edebiyatımızın üzerinde pek durmadığı bireysel acılara edebiyatın neşterini vuruyor. Anlatıcının bulanıklaşan zihni bu toprakların çok net bir resmini görmemizi sağlıyor.

2. Gece Kelebeği/Perperık-a Söe, Haydar Karataş

Resmi tarihin üzerini onlarca yıldır örttüğü Dersim Katliamının acısını bunca zamandır içinde barındıran efsane ve hikâyelerden alıp edebiyat aracılığıyla toplumsal hafızamıza iade eden, dil ve anlatımıyla da dikkat çeken bir roman Perperık-a Söe.

3. Kumrunun Gördüğü, Ahmet Büke

Çocukların, delilerin, peşinden gitmediğimiz arzularımızın, modern dünyanın suyumuzu sıktıktan sonra kalan halimizin hikâyesini kendine özgü bir öykü atmosferi kurarak anlatıyor Ahmet Büke.

4. Yeşil Peri Gecesi, Ayfer Tunç

Ayfer Tunç’un romanı toplumun her nüvesine sinen çürümüşlüğün yanı sıra insan ruhunun derinliklerine de kapı açıyor. Bu iki kapının birlikte bulunuşu, bireyle toplumun birbirleri üzerindeki etkisini daha bir görünür kılıyor.

5. Şeytan Geçti, Aslı Tohumcu

Aslı Tohumcu öykülerinde hiçbir fazlalık barındırmayan yalın bir anlatımla kadınların gündelik hayatlarındaki küçük ayrıntıları özenle saptayarak etkileyici bir evren yaratıyor.

Doğan Akhanlı Serbest ! 

Thursday, December 9, 2010 11:49:00 AM

Haksız yere dört ayı aşkın süredir cezaevinde bulunan yazar Doğan Akhanlı dünkü duruşmanın ardından özgürlüğüne kavuştu. Doğan Akhanlı'yı, Kanat Kitap'tan çıkan Madonna'nın Son Hayali isimli romanının yayına hazırlandığı süreçte tanıdım. "Tanıdım" dediğim internet üzerinden yazıştık. Roman yayınevine ulaştığında dosyayı ilk okuyanlardandım; romanın yayımlanmasına karar verildikten sonra da yayınevindeki arkadaşlar benim kitabın editörü olmamı istemişlerdi. Kitabın hazırlandığı sırada bir hayli yazıştık Doğan Akhanlı'yla, sanırım bu yazışmalarda romanla ilgili ortak bir dil yakaldık ve kitap yayımlandı.

2005 senesinde öne çıkan romanlar arasında sayılmasına karşın Madonna'nın Son Hayali bence hak ettiği ilgiyi görmedi. Üzerinde durulması gereken farklı yönleri olan bir romandı, ne yazık ki bunlar pek tartışılamadı. Romanın beni en çok etkileyen yanı, üst-kurmaca ve metinlerarasılık gibi çoğu zaman "postmodern" denilip olumsuzlanarak değerlendirilen kurmaca yöntemlerinin alabildiğine siyasi bir romanda yetkinlikle kullanılmış olmasıydı. Bu gibi yöntemlerin içi boş kurgu oyunları olmadığının, olmayabileceğinin başarılı bir örneğiydi Madonna'nın Son Hayali.

Sabahattin Ali'nin katledilmesi, Almanya'dan kaçan Yahudileri taşıyan Struma gemisindekilerin İstanbul'a inmesine izin verilmeyerek Karadeniz'de ölüme terk edilmeleri, 80 sonrasının cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalar ve Yahudi soykırımı gibi konular iç içe geçmiş metinler ve hikâyelerle anlatılıyordu. Üstelik Akhanlı'nın roman kahramanları siyasi bir romanın siyasi mesajına aracılık eden tipleri olarak çizilmemiş, ruhsal ve duygusal dünyalarını yakından tanıyabildiğimiz kişiler olarak kurgulanmıştı. Bütün bunların bir araya gelmesiyle ortaya çıkan bu güzel romanın değeri umarım zamanla daha iyi anlaşılır.

Dün Doğan Akhanlı'nın duruşması öncesi yapılan basın açıklamasına gittiğimde Alman medyasının Akhanlı'nın tutuklanmasına şaşırtıcı bir ilgi gösterdiğini fark ettim. Bir yazarın (üstelik oldukça tuhaf, Kafka'nın romanlarını andırır biçimde) tutuklanması halinde gösterilmesi gereken bir ilgiydi. Türkiye medyasının ilgisi çok az değildi, hakkını vermek gerekir, ama anlaşılan bir yazarın tutuklanması bizim için biraz vakai adiyeden bir şey...

Günebakan 

Sunday, December 5, 2010 12:17:00 AM

Bu siteden ve dolayısıyla sitenin içerisinde yer alan blogtan söz ettiğim bir arkadaşım bugün bloga bir isim koymamı önerdi. Aklıma ilk olarak "Yazılı Günler" geldi. Ne de olsa zamanında yayımladığımız derginin adıydı, ama bir yandan da derginin adını, zamanında dergiyi birlikte çıkarttığımız arkadaşlarıma sormaksızın tekelime almak gibi olmaz mıydı? Ayrıca Tomris Uyar'ın günlüğünün adı da "Yazılı Günler"di. Bu nedenle bu ismi seçmedim. Sonra aklıma "günebakan" kelimesi gelince bunu seçtim. Günebakanla da ilgili, güne bakmakla da.

 

Karikatürkiye ve Turgut Çeviker 

Thursday, December 2, 2010 9:31:00 PM

Turgut Ağbi'yi (Çeviker) 1990'ların başında Yazılı Günler'i yayımladığımız sıralarda tanımıştım. Yirmi yıl olmuş neredeyse. Çalışkanlığına, ilgilendiği konulara tutkuyla bağlanmasına, iş yaparkenki titizliğine her zaman gıpta etmişimdir. Birkaç yıldır bir kitap üzerinde çalışıyordu Turgut Ağbi. Cumhuriyet tarihini karikatürlerle anlatan hacimli bir çalışma için kolları sıvamış, 85 yılın gazete ve dergi arşivlerini tarayabileceği kütüphanelerde geçirmeye başlamıştı günlerini. Akşamları da o gün taradığı malzemeyi tasnif edip ayıklamakla geçirdiğini söylüyordu. Bir yıldan uzun bir süre onu her gördüğümde ya kütüphaneye gidiyor ya da kütüphaneden dönüyor oluyordu. Sonraları, neler yaptığını sorduğumda, "Tasarımcıdan geliyorum," yanıtını aldım. Kitabın yayımı yakın demekti bu. Turgut Ağbi'nin mükemmeliyetçiliğini hatırlayınca, o kadar da yakın olmadığı anlamına gelse de, kitap tezgâhta demekti.

Karikatürkiye'den konuştuğumuzda aklımdan hep Virgül'e kitapla ilgili bir şeyler yapmak geçiyordu o sıralar. Kim yazardı? Söyleşi mi yapsaydık yoksa... Sonra, malum, Virgül kapandı. Karikatürkiye'nin yayımı da biraz gecikti, ama NTV Yayınları tarafından geçtiğimiz ay yayımlandı. 3 ciltlik, 900 sayfalık devasa bir çalışma.

Tam o günlerde Sabit Fikir'den (www.sabitfikir.com) kitaplar üzerine yazılar yazmam istenince, ilk yazıyı Karikatürkiye üzerine yazmaya karar verdim ve yazdım. Yazı yayınlandı. Şu linkten okuyabilirsiniz.

http://sabitfikir.com/elestiri/cumhuriyetin-karikaturlerden-yansiyan-sureti

Web Sitesi 

Thursday, December 2, 2010 5:22:00 PM

Kardeşim Can, sağ olsun, www.behcetcelik.com adresini almış benim için. MojoPortal diye bir programın yardımıyla bu siteyi inşa etti. Ben sadece yazıları ekledim. Can'ın önerisiyle bu siteye bir de blog ekledik. Ne sıklıkla yazabilirim, neler yazarım bilemiyorum. İzleyen olur mu, okuduklarıyla ilgili yorum yapan olur mu, bunları da bilemiyorum. Göreceğiz.