SÖYLEŞİ: Gençlik Hali Sınıfın Yenisi Olmak Gibi - Aslı Gür

Friday, February 3, 2012 12:25:00 AM

Yazar Behçet Çelik’i özellikle yetişkinler için kaleme aldığı kitaplarla tanısak da o bu kez gençler için aldı kağıdı kalemi eline... Günışığı Kitaplığı’nın Köprü Kitaplar dizisi için Sınıfın Yenisi adlı kitabı yazan Çelik aynı sınıfta okuyan iki delikanlının dostluğunu gençlerin gözünden anlatıyor. Ergenliğin inişli çıkışlı ruh hallerine, yeni okula uyum ve sınav kaygısına, aile, arkadaşlık ve aşka zarif şekilde cesaretle değinen Çelik ile gençlik edebiyatı üzerine konuştuk.

Sınıfın Yenisi’ni gençler için özel olarak yazdınız. Bu fikir nereden çıktı?

Köprü Kitaplar dizisinin editörü Semih Gümüş gençler için yazmamı önerene kadar bu aklımda yoktu doğrusu. Öneri gelince de yazıp yazamayacağımı bilemediğim için baştan söz vermeden denemek istedim. Yazmaya başladığımda da ‘Beceremezsem bırakırım’ diyordum ama yazdıkça bana da cazip geldi açıkçası.

Gençlere yazarak neyi amaçladınız peki?

Kitabı yazarken genç bir lise öğrencisinin dünyasında neler önemlidir, neler hoşuna gider, bunları anlatmaya çalıştım. Yetişkin dünyasına ilk adımların atıldığı, sancılı dönemlerdir bunlar. Kendisindeki değişimi yadırgarken yetişkinler onlardan dengeli davranmalarını bekler. Gençlerin o yaşlardaki gelgitleri aslında özel bir denge halidir. Başkalarına dengesiz görünen bu denge halini yansıtmak istedim. Ne yazık ki çok erkenden büyüklerin gözlükleriyle bakmaya başlıyor, kendimizi büyüklerin gözüyle değerlendiriyoruz. Kitabı yazarken onların dünyası, onların gözlüğüyle bakmaya çalıştım.

Gençliğin dilini bulmak zor oldu mu?

Her dönemde gençlerin kendilerine özgü bir dilleri, özel bir jargonları oluyor. 25 yıl önce lise öğrencisiydim, o zamanki gençlik dilinin bir hayli değiştiğini görüyordum. Ama gençlere has bir tavrın değişmediğini düşünüyorum. Daha çok bu tavrı ve bu tavrın arkasındaki ruh halini yansıtmaya çalıştım. Genç insan çoğu zaman kendisine bile iç dünyasını anlatmakta zorlanır. Bu zorlanmayı göstermek istedim. Zorlanmanın yarattığı sıkışmışlık gençlerin hal ve tavrına da yansır; iç dünyaları allak bullak olur. Daha öfkeli çıkar ses, hareketler daha keskin olur. Bunları hissettiren bir roman yazdım.

Yetişkinlere mi gençlere mi yazmak daha zor?

Doğrusu başlamadan önce zorlandım ama hikayeyi kurduktan sonra ‘gençler için yazıyorum aman dikkat’ gibi bir hisse kapılmadım. Yetişkinler için yazdığım kitaplarda da yalın bir dili yeğlediğim için sıkıntım olmadı. Ama yine de derdimi daha yalın anlatmaya çalıştım. Yalın yazabilmek bir maharettir; umarım bu roman bu anlamda benim yazı deneyimime böyle bir katkı yapar.

Kitabınızda gençlerin varoluş sorunlarına ışık tutuyorsunuz. Bir yazar gözüyle sizce gençlerin hayatındaki en önemli sorunlar ne?

Gençlerin öncelikle kendilerini tanıma ve tanıdıkça bunu ifade etme sorunları var. Arkadaşlıklar bu nedenle çok önemli. Aslında ‘Gençlerin hayatındaki en önemli sorun nedir?’ sorusunun yanıtı görecelidir. Savaş koşullarında yaşayan gençler için yanıtı başkadır, açlık ve yoksullukla baş etmeye çalışanın yanıtı başkadır. Bu koşullar zaten genç olmaya imkan da vermez, bir günde yetişkin olup savaşmaya ya da çalışmaya başlarlar.

Gençler için bir kitap yazdınız. Önümüzdeki dönem çocuklar için de projeleriniz olabilir mi?

İleride çocuklar için de bir şeyler yazmak istiyorum. Ama gençler için yazmaktan çok daha zor olduğunu düşünüyorum. Onların zengin hayal dünyalarına hitap edebilmek zorlu bir iş, cesaret edebilirsem ileride deneyebilirim. Şunu söylemek isterim ki gençlik edebiyatı geçiş türü olarak algılanıyor. İyi bir gençlik edebiyatı yapıtından yetişkinler de tat alabilir.

Kendi hayatınızdan da izler var mı bu kitapta?

Orta sonda okurken bizim okulda yeni bir şube açılmıştı ve her sınıftan 7-8 öğrenci bu yeni şubeye alınmıştı; ben de onlardandım. Başlarda zorlandım ama sonradan en yakın arkadaşlarım hep bu şubedeki arkadaşlarım arasından çıktı. Sınıfın yenisi olmak hissini sadece sınıfımız değiştiğinde yaşamıyoruz. Aslında genç olmanın kendisi sınıfın yenisi olmak belki de. Yetişkinlerin dünyasında yeniyizdir o yaşlarda, kendimizdeki değişimlerin farkına vardıkça, kendimizin bile yenisi haline geliriz.

Özellikle ergenlik çağında gençler aileleriyle pek çok sorun yaşıyor. Siz ailelere bu dönem için neler önerirsiniz?

Ergenleri dinlemek ve anlamaya çalışmak gerekiyor. O yaşlarda derdimizi konuşarak anlatmak yerine başka biçimler yeğlediğimizi unutmamak gerek. Bağırıp çağırmak, yüksek sesle müzik dinlemek, konuşmamak, oyun oynamak, odamıza kapanmak, bize yasaklanan şeyleri yapmak... Bunların hepsi aslında bir iletişim biçimi olabilir, bunu aklımızın bir köşesinde tutmak lazım. Sanırım bir de kendi gençliğimizi, o yaşlarda neler hissettiğimizi unutmamak önemli.

Star Kitap, 14 Nisan 2011

Comments

Comments are closed on this post.