SÖYLEŞİ: "Edebiyat bizi kendimizle yüzleştirir" - Ümran Avcı

Thursday, January 31, 2013 12:33:00 AM

Okura kitap yoluyla ayna tutan Behçet Çelik, romanında sıradan yaşamlarda bile kimsenin kimseye gerçek yüzünü göstermediğini, maskelerle dolaşıldığını, evliliklerin yalanlar üzerinden süren diyaloglarla yürüyebileceğini anlattı. Behçet Çelik ile edebiyatı, edebiyatın insanı nasıl sahileştirdiğini konuştuk.

** Kitapta çokça şiir var. Bir hikâye anlatıcısı olarak şiirin sizdeki yerini sormak istiyorum...
ile edebiyatı, edebiyatın insanı nasıl sahileştirdiğini konuştuk.Şiir okumayı severim. Edebiyatla ciddi anlamda ilgilenmeye başladığımdan bu yana pek şiir yazmadım ama şiir okumayı sürdürdüm. Son yıllarda yeni şiiri çok iyi takip edemesem de belli bir dönem ve belli şairler grubu benim için önemli. Bu kitapta da şiirin çokça yer alması Taner’in de (roman kahramanı) şiiri bırakmamış olmasından kaynaklanıyor. Do la yı sıy - la Taner’in aklından geçen dizeler romanın da içerisinde yer alıyor.

** Romanda Taner aşkı fark ettiğinde hislerini olgunlaşmış bir meyve gibi balının sızmasına benzetiyor ve bunu yazmakla bağdaştırıyor. Yazı da böyle bir şey değil mi, içte birikenlerin sızması gibi?
“İnsanlık kültürünün pek çok şeyi taşma anlarıdır. Kendi içimizde kalamadığımız için bir şeyler yaparız diyor” Taner. İnsanlık kültüründeki bütün ürünler insanların bu gibi taşkınlıklarının sonucudur. Çeşitli müptelalıklar da aslında insanın kendi içindeki sıkışmışlığından çıkma çabasıdır. Zaten edebiyatla niçin uğraşırız, bir şeyleri kendi dışımıza taşımak için. Hem kendi içimize döneriz hem de kendi içimize döndüğümüzde gördüklerimizi kendi dışımızdakilere anlatmak için edebiyatla uğraşırız. Bu da bir taşma halidir. Tabii edebiyatta taşan şey her zaman bal olmaz. Bazen insanın çevresindeki kötü şeyler de taşabilir. Edebiyat bunu da anlatabilir.

**Zaten edebiyatın derdi her zaman bal vermek de olmamalı. Zaman zaman acıtmalı da öyle değil mi?
Tabii. Sahicilik bence önemlidir. Edebiyatın insana pek çok katkısı vardır; bunlardan birisi de -böyle olduğunu umuyorum- insanı daha sahici kılan bir eylemdir. Daha çok kitap okuyup, daha çok edebiyat yapıtıyla derinlemesine ilgilendiğimizde, kendimiz de yazdığımız da daha sahici oluyoruz gibi geliyor bana. Çünkü zaten gündelik hayat bize sürekli maskeler dayatıyor. Ve bir zaman sonra o maskeleri biz kendi yüzümüz zannediyoruz. Giderek maskelerimize uygun yaşamaya başlıyoruz.

**Edebiyat insanın kendisiyle yüzleşmesini de sağlıyor bir ayna gibi yani...
Günlük hayatın telaşesi içerisinde kendimizle baş başa kalıp kendimize dönebildiğimiz anlar da çok fazla değil. Bir zaman sonra alışkanlıklarla biz de buna pek imkân vermiyoruz. Edebiyat bu anlamda evet kendimizle yüzleştirip sahicileştiren bir eylem. Yazmak ve okumak iç içe geçmiş, kendisiyle, dışında yaşadığı toplumla yüzleştiren bir eylemler bütünüdür.

HaberTurk, 9 Nisan 2012

Comments

Comments are closed on this post.