Anlatılan Bizim Hikâyemizdir - Dileda Aslan

Posted by Admin Saturday, November 6, 2021 12:48:00 PM
 

Edebiyatı neden sevdiğimizi hatırlamamızı sağlayan bir kitap okuruz bazen. Okuruz, hatırlarız ve başkalarına da bunu hatırlama ihtiyacı duyarız. Bazı harfler, bazı sözcükler bir araya gelir ve bize içinde yaşadığımız dünyaya dışarıdan bir gözle bakma imkanı sunar.

-bir tür transandantal meditasyon-

Behçet Çelik’in Patikaların İyi Yanı isimli öykü kitabındaki metinler, tecrübeli öykücünün, kendi yazının üzerinde yükselerek okuyanı da beraberinde yükselttiği bu türden, kıymetli bir okuma tecrübesi sunuyor.

Öncelikle üüzerne konuşmak istediğim metin, kitabın açılış öyküsü Seyrelme Telaşı.

Ama ne öykü...

Sadece öykü mü, ondan da emin değilim aslında. Galliba bu metin, aynı zamanda, pasif agrasif bir marş. 

Öykünün etrafında örüldüğü Çağla ile başlayalım: Behçet Çelik isim seçimleri –hadi’ genelde diyeyim-  tesadüf değildir, bu kez de bir seslenişin aracısı olmuş öykünün baş kişisi Çağla. Çağla! Zaman kavramı belirtilmemiş öyküde: Çağ- la.

Peki Seyrelme Telaşı ne anlatıyor? Seyrelirse dağılacak, dağılırsa akacak, akarsa sokaklara taşacak olanları belki. Fakat öyle bağır çağır değil; usul usul bilemiş Çelik kalemini. Okurken aşırı yoruma gidilmesi çok kolay bir öykü, her okur kendini, bir sebepten, kolayca Çağla ile özdeşleştirebilir, yazarın kendisine, “anlatılan senin hikayendir”, diye seslendiği duygusuna kapılabilir.

Bu, iddiası yüksek metinden sonra ne beklemem gerektiğini bilemediğimi ve başta, devamında öyküleri, Seyrelme Telaşı’nın bende yarattığı heyecana kurban etme endişesi duyduğumu itiraf edeyim. Bazen yazar ve editör metinlere çok yakından baka baka onları hafifsemeye dosyanın bütünü içinde görmeye başlar, okursa ilk kez hemhal olduğu bir metinle niyet edilenden fazla ilişki içine girebilir.  Bunları kendime hatırlatarak ve dosyanın bütünün bana ne anlattığına odaklanmaya çalışarak yolculuğumu tamamladığımda, -ve şimdi düşününce- yolculuğun böyle rahatsız, sarsıntlı başlaması gerektiğine ikna olduğumu söyleyebilirim.

Aydının, sanatçının, yazarın, - hele ki bizimki bir ülkede- kendini politik gündemden uzak kılması pek mümkün değildir ya, güncel politikayı edebiyata dahil etmenin yolları da tuzaklarla doludur.

 Edebiyatın sınırları meselesi oldukça tartışmalı olsa da kendini bir düzlüğe atıp metinlere geniş açı bakabilen herkes, kendisine bir meseleyi dert edinen yazarın; meselenin kendinisi anlatmanın heyecanına fazla kapılırsa dağılıp döküleceğini bilir, bu tuzağa düşmeden işin içinden çıkılabiliğinde ise ortaya çıkan sonıuç, gurme okurun damağında unutulması zor bir tat bırakır. E tabii, bu kez de işin içine kaçınılmaz olarak deşmeye ve ipuçlarının peşine düşme telaşı girer. Okur böyledir, bilmek ister. Az söyleyenin anlatmadıklarını kendisi tamamlar, nihayetinde de herkes kendi öyküsünü okur.

Patikaların İyi Yanı bu tür, deşmeyi seven, okura bol imkan sunan, farklı okumalara müsait metinlerden oluşuyor. Susmak ve söylemek, toplum olarak başarısız olduğumuz iki eylem. Bunlardan daha kötü olduğumuz br şey varsa o da, takdir edersiniz sanıyorum, dinlemek. Durmak ve eyleme geçmek de bizde çalışmayan kavramlar gibi görünüyor.

(Duruyoruz, ama nasıl; ama nerede; ama kimin yannda?)

Sanırım biz genel olarak yaşamayı elimize, yüzümüze bulaştırır olduk. Her kavram bir diğerinin üzerinde örtü, her şey birbirine geçmiş gibi. Çelik’in öykü kişileri ve onların başlarından geçenler, belki de bu yüzden okuyanda kendi hayatına dönüp bakma, öyküde kendini arama isteği doğuruyor. Nasıl desem; Upuzun Cümleler öyküsündeki ailenin halası bağırmaya başlasa hepimiz kapı, duvar yıka yıka yürüyecekmişiz, o “büyük oh” sonunda sokaklarda yankılanacakmış,  Lahmacun’un Kıtırı Ya Da Kesintisiz Boşuklar’ın Ekrem’i Cumali’nin derdini daha erken anlasa hepsi daha mutlu olacak, biz daha mutlu olacakmışız gibi...

Behçet Çelik gibi usta bir yazarın, öykücülüğe bu kadar sıkıdan sarılmaya devam edip, hem yazmadaki ince işçiliğini, hem Türkçeyi kullanmaktaki yetkinliğini okurla cömertçe paylaşması önemli bir imkan. Faydalanmanız dileğiyle.

( www.tiraj.com tr 'de yayınlanmıştır.)

 

Comments

Comments are closed on this post.